KRİTİK-ANALİTİK (ELEŞTİREL) DÜŞÜNCE NEDİR, NEDEN ÖNEMLİDİR?
ali güneş
gunesali1@gmail.com
Kritik-analitik (eleştirel) düşünce deyince gerek
dünyada gerekse ülkemizde hemen negatif bir algı ile karşılaşıyoruz.
Kritik-analitik (eleştirel) düşünce çerçevesinde, sanki “hemen insanların
hatalarını bulmak, eksiklerini görmek, açığını yakalamaya çalışmak, küçük
düşürmek ve karşımızdaki kişileri alaşağı etmek” istiyormuşuz gibi hava esiyor.
Halbuki kritik-analitik (eleştirel) düşünce bunun
tam tersi bir durumdur. Yani pozitif yönü ağır basan bir düşünce ve yaklaşım tarzıdır.
Son zamanlarda gerek dünyada gerekse ülkemizde kritik-analitik (eleştirel) düşünce
söylemleri oldukça arttı, bazı önemli kurumlar ve sivil toplum kuruluşları bu
konu ile yakından ilgileniyorlar. Hatta kritik-analitik (eleştirel) düşünce, bazı
eğitim kademelerinde ders olarak verilmeye başlandı bile. Örneğin ben 2 yıldır
üniversitede lisans seviyesinde böyle bir ders vermekteyim ve öğrencilerimden ve
çevremden olumlu dönütler almaktayım.
O zaman uzatmadan (bir eski öğrencim yazılarımın
uzunluğundan şikâyet etti bana) kısaca Kritik-analitik (eleştirel) düşünce
nedir sorusuna cevap arayalım.
İnternette kısa bir araştırma yaparsanız kritik-analitik
(eleştirel) düşünce ile ilgili binlerce farklı görüş ve tanım bulabilirsiniz.
Ancak bu farklı düşüncelerin ve tanımların ortak yönüne baktığınızda genellikle
hepsinin ortak bir payda da buluştuklarını görürsünüz.
En basit hali ile kritik-analitik (eleştirel) düşünme,
olayları, sorunları, mevcut bilgileri, fikirleri, tartışmaları ve söylemleri eleştirel
bir şekilde değerlendirmeyi ve analiz etmeyi içeren bir düşünme ve yaklaşım şeklidir.
Bireylerin ve araştırmacıların sosyal, politik, ekonomik ve kültürel konular da
dahil olmak üzere çeşitli konular hakkında derinlemesine ve sistematik olarak
düşünmelerini sağlayan temel bir beceridir.
Kritik-analitik (eleştirel) düşünmenin kritik
yönü, bilgiyi ve olayları olduğu gibi kabul etmeyip eleştirel bir gözle
incelemeyi, doğruluğunu, güvenilirliğini ve geçerliliğini değerlendirmeyi konu
edinir. Bu süreç, varsayımları
sorgulamayı, kanıtları keşfetmeyi ve tartışmalardaki varsa kusurları ve eksiklikleri
belirlemeyi hedefler. Ayrıca, kritik-analitik (eleştirel) düşünme, alternatif
bakış açılarını dikkate almayı ve tartışmaları mantıksal tutarlılıklarına, kanıta
ve desteklerine dayalı olarak süzgeçten geçirerek değerlendirmeyi ilke edinir.
Öte yandan kritik-analitik (eleştirel), karşılaşılan
karmaşık meseleleri veya sorunları daha küçük, daha yönetilebilir parçalara
ayırmayı hedefler. Bu süreç, belirli bir sorunun altında yatan kalıpları,
ilişkileri ve neden-sonuç ilişkilerini tanımlamayı içerir. Kritik-analitik (eleştirel),
bireylerin bilgiyi incelemek ve konuyu yöneten temel ilkeleri anlamak için
bilişsel yeteneklerini kullanmalarını gerektiren yapılandırılmış bir süreçtir.
Kritik-analitik (eleştirel) düşünme, akademi, iş
dünyası ve günlük yaşam dahil olmak üzere çeşitli bağlamlarda önemli bir beceri
tarzıdır. Akademide, araştırmacılardan ve öğrencilerden araştırma projeleri yürütürken,
akademik yayınları için topladıkları bilgi ve kanıtları değerlendirirken
genellikle eleştirel ve analitik düşünmeleri istenir. Çünkü beklenen, var olan
bilginin ve buluşların tekrarı yerine mevcut durumun ötesine geçip yeni
fikirler ve bilgi üretmek, yeni buluşlar yapmak akademinin olmazsa
olmazlarındandır.
İş dünyasında da durum farklı değildir. Yapılan
araştırmalar, 21.y.y. üniversite mezunlarından dört önemli beceri/yetinin beklendiğini
göstermektedir: sağlıklı iletişim kurabilme yetisi, iş birliği geliştirme
yeteneği, kritik-analitik düşünebilme ve yaratıcılık becerileri. Güçlü kritik-analitik
(eleştirel) düşünme yetisine sahip çalışanlardan, karmaşık sorunları tespit
etme, çözüme yönelik toplanan bilgi ve verileri kullanarak sağlıklı kararlar alabilmek
için daha donanımlı olanlar tercih edilmektedir.
Bu bağlamda, kritik-analitik (eleştirel) düşünme
becerilerini geliştirmek için bireylerin, eksiklerini fark etmeleri, bilgiye
açık fikirlilikle yaklaşmaları, empati kurabilmeleri, soru sorabilmeleri, ben-merkezli
ve bencil olmamaları, başkalarını baskısı altına almamaları, sosyal medya ve
politik söylemlerle manipüle edilmemeleri, varsayımları sorgulamayı ve
kanıtları eleştirel bir şekilde değerlendirmeyi öğrenmeleri gerekmektedir. Ayrıca
belirli bir fikri, konuyu ve olayı yöneten/kontrol eden kalıpları, ilişkileri
ve temel ilkeleri belirleyebilmelidirler. Bu süreç, mantık, muhakeme ve analiz gücünü
geliştirmenin yanı sıra alternatif bakış açılarını, yaklaşımları ve görüşleri dikkate
alma ve yeni bilgiler arama isteğini içerir.
Kritik-analitik düşünce neden önemlidir?
Alfonso
R. Bernard, “hayatımızın kalitesini düşüncemizin kalitesiyle belirler”
der. Aliya İzzetbegoviç, "Özgürlüğe Kaçışım, Zindandan Notlar" adlı kitabında ise şöyle der: "Ben olsam,
Müslüman Doğu'daki
tüm mekteplere, ‘eleştirel düşünme' dersleri koyardım. Batı'nın aksine Doğu, bu acımasız mektepten geçmemiştir ve birçok zaafın kaynağı budur."
Bu iki alıntının
altında yatan derin anlamı aslında farkında olmadan hayatımızın her evresinde
her gün uyguluyoruz. Sabah kalkıp akşam yatağa girene kadar kritik-analitik (eleştirel)
düşünme reflekslerimizi hep kullanıyoruz. Günlük yapacağımız işleri planlıyoruz,
bizlere getireceği yarar ve zararları mantık süzgecinden geçirip ona göre hareket
ediyoruz. Alacağımız önemli kararlarda hemen kritik-analitik (eleştirel)
düşünce becerilerimizi devreye sokuyoruz. Mesela, çocuğumuz okul çağına
geldiğinde hangi okula göndereceğimizi düşünmeye başlıyoruz. Göndereceğimiz
okulu, öğretmenleri, ortamı ve çocuğumuz mezun olduktan sonra hangi becerilerle
mezun olacağını, gerek üniversite gerekse üniversite sonrası bu kararın getirebileceği
fayda veya zarların neler olabileceğini hem sesli düşünürüz, araştırırız, çevremizdekilere
sorarız, mezunlarını inceleriz hem de sessizce mantık süzgecinden geçiririz
çoğu zaman. Ama büyük çoğunlukla bunun sistemli farkında değiliz.
Kritik-analitik (eleştirel) düşünme, bireylerin
bilgiyi eleştirel bir şekilde değerlendirmesine ve analiz etmesine yardımcı
olan çok önemli bir beceridir. Bu tür düşünme, çoğu zaman birden çok kaynaktan
gelen bilgilerle dolup taştığımız günümüzün karmaşık dünyasında işimiz çok
yaramaktadır. Kritik-analitik (eleştirel) düşünme, bireylerin bilinçli kararlar
vermesini, sorunları çözmesini ve mevcut bilgilerin kapsamlı bir şekilde değerlendirmesine
dayalı olarak fırsatların belirlemesini sağlar.
Kritik-analitik (eleştirel) düşünmenin en önemli
faydalarından biri, bireylerin belirli bir konunun altında yatan varsayımları,
sebep-sonuç ilişkilerini belirlemesine ve değerlendirmesine olanak
sağlamasıdır. Yeni bilgi ve fikirlerle karşılaştığımızda, hoşumuza giden
fikirler duyduğumuzda veya okuduğumuzda doğal eğilimimiz, geçerliliğini veya
doğruluğunu pek sorgulamadan olduğu gibi kabul etmektir. Bazen istediğimiz
duymak ve dinlemek isteriz. Bununla birlikte, kritik-analitik (eleştirel) düşünme
ile bireyler, varsayımları sorgulamayı, kanıtları değerlendirmeyi ve bir tartışmanın
güçlü ve zayıf yönlerini belirlemeyi öğrenirler. Bu süreç, bireylerin daha
bilinçli kararlar vermelerini ve hatalı veya önyargılı bilgilerden
etkilenmemelerini sağlar.
Kritik-analitik (eleştirel) düşünme, bireylerin
karmaşık sorunların altında yatan kalıpları ve ilişkileri belirlemesine de
yardımcı olur. Güçlü kritik-analitik (eleştirel) becerilere sahip bireyler, bir
problem veya karmaşık durum ile karşı karşıya kaldıklarında, onu daha küçük
parçalara ayırabilir ve her bir parçayı ayrıntılı olarak delilleri ile inceleyebilirler.
Bu aşamada, bireylerin sorunu üren veya yöneten temel ilkeleri belirlemesine ve
nasıl çalıştığına dair daha derin bir anlayış geliştirmesine olanak sağlar. Bu
anlayış, sırayla, bireylerin sorunu çözmek için etkili çözümler ve stratejiler
geliştirmelerine yardımcı olabilir.
Eleştirel-analitik düşünmenin bir başka yararı ise,
bireylerin bilgi kaynaklarının güvenilirliğini ve güvenilirliğini
değerlendirmesine yardımcı olmasıdır. Günümüzün aşırı bilgi yüklemesinin olduğu
bir çağında, güvenilir bilgi kaynaklarını belirlemek zor olabilir. Bununla
birlikte, güçlü eleştirel-analitik becerilere sahip kişiler, bilgi kaynaklarını
güvenilirlik, doğruluk ve ilişki düzeyine göre değerlendirebilir. Bu süreç, bireylerin
daha bilinçli kararlar vermesini ve önyargılı veya yanlış bilgilerle yanlış
yönlendirilmekten kaçınmasını sağlar.
Eleştirel-analitik düşünme, işyerinde de esastır.
İşverenler, fırsatları tanımlayabildikleri, sorunları çözebildikleri ve mevcut
bilgilere dayanarak bilinçli kararlar verebildikleri için güçlü analitik
becerilere sahip çalışanlara değer verirler. Güçlü kritik-analitik becerilere
sahip çalışanlar, verileri analiz etmek, eğilimleri değerlendirmek ve
iyileştirme alanlarını belirlemek için daha donanımlıdır. Ayrıca ekipler
halinde daha verimli çalışabilir ve karmaşık sorunlara etkili çözümler
geliştirmek için başkalarıyla iş birliği yapabilirler.
Sonuç olarak kritik-analitik (eleştirel) düşünme,
bireylerin bilgiyi eleştirel bir şekilde değerlendirmesini ve analiz etmesini
sağlayan değerli bir beceridir. Birden çok kaynaktan gelen bilgilerle dolup
taştığımız günümüzün karmaşık dünyasında bu çok önemlidir. Kritik-analitik (eleştirel)
düşünme, bireylerin bilinçli kararlar vermesini, sorunları çözmesini ve mevcut
bilgilerin kapsamlı bir değerlendirmesine dayalı olarak fırsatları
belirlemesini sağlar. Kritik-analitik) eleştirel düşünme becerilerini
geliştirmek, varsayımları sorgulama, kanıtları değerlendirme ve alternatif
bakış açılarını dikkate alma istekliliğini gerektirir. İşverenler tarafından
çok değer verilen ve çeşitli bağlamlarda başarı için gerekli olan bir
beceridir.
Son olarak, kritik-analitik (eleştirel) düşünce, özgür
ve bağımız ortamlarda gelişir ve sağlıklı ürünler verir.
Kalın sağlıcakla…
ali
güneş
Comments
Post a Comment